Uzm. Dr. Yaprak Arslan Psikiyatrist & Psikoterapist

İzmir Psikiyatrist

İzmir Psikoterapist

izmir Psikolog

Psikiyatrist

Psikoterapist

Psikolog

Major Depresyon

Yaygın Anksiyete Bozukluğu

Sosyal Fobi

Panik Atak

Obsesif Kompulsif Bozukluk OKB

(DEHB) Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

Bipolar Bozukluk

Depresyon Tedavisi

Destekleyici Psikoterapi

EMDR

Cinsel Terapi

Şizofreni ve Diğer Psikotik Bozukluklar

Klostrofobi: Kapalı Alan Korkusu

Uzm. Dr. Yaprak Arslan Psikiyatrist & Psikoterapist

Klostrofobi, ruh sağlığı alanında sık karşılaşılan ancak çoğu zaman yeterince anlaşılmayan özgül fobilerden biridir. Günlük yaşamda “kapalı alan korkusu” olarak bilinir, ancak belirtileri yalnızca bir asansöre binmekten korkmakla sınırlı değildir.


Klostrofobi Nedir?
Klostrofobi, DSM-5’e göre bir özgül fobi alt türüdür. Kişi, kapalı, dar, kaçışın zor olduğu veya çıkışın kısıtlandığı bir ortamda bulunmaktan belirgin ve sürekli bir korku duyar. Bu korku, gerçek tehdit düzeyinin çok üzerindedir ve çoğu zaman kişinin yaşam işlevselliğini bozar.

Örnek tetikleyici durumlar şunlar olabilir:

  • Asansör
  • Uçak
  • Tünel
  • MR veya tomografi cihazı
  • Penceresiz küçük odalar
  • Toplu taşıma

Semptomlar

Klostrofobik bireylerde karşılaşılan belirtiler hem bedensel hem de bilişsel ve duygusal düzeydedir:

Fiziksel belirtiler:

  • Çarpıntı
  • Terleme
  • Nefes darlığı
  • Göğüs sıkışması
  • Baş dönmesi
  • Mide bulantısı
  • Bayılacakmış hissi


Bilişsel belirtiler:

  • Kontrolü kaybetme korkusu
  • “Boğulacağım” ya da “çıkamayacağım” düşüncesi
  • Kaçma isteği ve yoğun huzursuzluk

Bu belirtiler bazen bir panik atak tablosuna kadar ilerleyebilir. Bu nedenle klostrofobi, panik bozuklukla birlikte de seyredebilir.

Kaçınma Davranışı ve Yaşam Kalitesi Üzerindeki Etkileri

Klostrofobi genellikle kaçınma davranışı ile pekişir. Kişi, korku yaratan durumlardan uzak durma çabasına girer. Bu kaçınma, kısa vadede rahatlama sağlasa da, uzun vadede korkunun daha da yerleşmesine neden olur.


Örneğin:

  • MR çekimi gerekli olan bir kişi, işlemi erteler ya da iptal eder.
  • Toplu taşıma kullanmaktan kaçınır.
  • İş görüşmesi veya sosyal etkinlik gibi kapalı alanlarda gerçekleşen ortamlardan geri çekilir.


Sonuç olarak, hem sağlık, hem sosyal yaşam hem de mesleki işlevsellik olumsuz etkilenebilir.


Nedenleri ve Risk Faktörleri

Klostrofobinin ortaya çıkmasında birçok etken rol oynayabilir:

1. Travmatik Yaşantılar

  • Çocuklukta yaşanan, kapalı yerde mahsur kalma, ceza olarak odaya kilitlenme, asansörde kalma gibi deneyimler neden olabilir.


2. Öğrenilmiş davranış

  • Ebeveyn veya bakım veren kişinin benzer korkuları varsa, çocuklukta bu tepkiler öğrenilerek içselleştirebilir.


3. Bilişsel Faktörler

  • Tehlike algısında çarpıtmalar, kişinin tehdidi olduğundan fazla yorumlamasına yol açar. “Boğulacağım”, “kaçamayacağım” gibi otomatik düşünceler korkuyu besler.


4. Nörobiyolojik Etkenler

  • Bazı çalışmalar, amigdala gibi beyin yapılarının tehdit algısına verdiği tepki düzeylerinde farklılıklar olduğunu göstermektedir.


5. Genetik Yatkınlık

  • Ailede anksiyete bozuklukları veya özgül fobiler olması, riski artırabilir.

Tanı Kriterleri (DSM-5’e Göre Özgül Fobi)
Klostrofobi tanısı, özgül fobi tanı ölçütlerini karşılamalıdır:

  • Belirli bir nesneye ya da duruma karşı sürekli ve aşırı korku
  • Kaçınma davranışı ya da katlanmanın yoğun sıkıntı yaratması
  • Bu korkunun en az 6 ay sürmesi
  • Günlük işlevselliği etkilemesi
  • Korkunun başka bir psikiyatrik durumla daha iyi açıklanamıyor olması

Tedavi Yöntemleri

Klostrofobi tedavi edilebilir bir durumdur. Başlıca yaklaşımlar şunlardır:

1. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT):

  • Fobik düşünce kalıpları belirlenir ve yeniden yapılandırılır.
  • Maruz bırakma (exposure) yöntemi ile korkulan durumlara sistematik şekilde yaklaşılır.
  • Danışan, korku yaratan ortamlarla kontrollü biçimde yüzleşir.


2. Gevşeme ve Nefes Teknikleri:

  • Panik belirtileriyle başa çıkmak için beden farkındalığı ve regülasyon teknikleri öğretilir.


3. EMDR:

Klostrofobiye yol açan travmatik yaşantılar EMDR gibi yöntemlerle işlenebilir.


4. İlaç Tedavisi:

Ağır kaygı bozukluğu yaşayan bireylerde antidepresanlar ya da kaygı giderici ilaçlar tedaviye eklenebilir.
Kalıcı çözüm için ilaç ve psikoterapinin kombinasyonu önerilir.


Ne Zaman Destek Alınmalı?

Aşağıdaki durumlar gözleniyorsa profesyonel yardım alınması önerilir:

  • Günlük yaşam işlevselliğinde belirgin düşüş varsa
  • MR, uçuş gibi zorunlu durumlar sürekli erteleniyorsa
  • Korku durumu başka kaygılarla birleşip genelleşiyorsa
  • Panik ataklar gelişiyorsa
  • Klostrofobi, kişinin yaşam kalitesini düşürebilir ama uygun terapiyle önemli ölçüde iyileşme sağlanabilir. Tedavi süreci, yalnızca belirtileri azaltmakla kalmaz; kişinin özgüven duygusunun
  • artmasına da yardımcı olur.
Uzm. Dr. Yaprak Arslan
Psikiyatrist & Psikoterapist